Bir önceki makalemizi şu soru ile bitirmiştik; ” Acaba Nuh(as) gemisine bitki aleminden tohumlar yada fidanlar almışmıydı?  Gemiye binenlerin içeriği ile ilgili Kuran-ı Kerim’ de ilgili ayeti inceleyelim;

”Derken, emrimiz geldi ve kazan kaynamaya durdu; o zaman Nuh’a, “Her hayvan türünden erkek ve dişi birer çift ile, haklarında helâk hükmü verilmiş olanları dışında aileni ve iman edenleri gemiye al!” diye buyurduk. O’nun beraberinde iman etmiş pek az insan vardı.” Hud 40

Gemiye binenlerin iman eden kişiler ve hayvanlar olduğu belirtilmektedir.Aslında ayette ”zevceynisneyni” kelimesi kullanılmaktadır ve bu kelime ”iki unsurdan oluşan (bir dişi ve bir erkek) bir çift” manasına gelmeketdir. Dolayısı ile bitki dünyası kapsadığını söylemek zor.

Eski ahitte ise Nuh Tufanı Tekvin 6. bölümde yer almakta ve gemiye alınanlarla ilgili bitki dünyasına dair herhangi bir ip ucuna burada da rastlıyamıyoruz. Tufan hadisesi ile ilgili mitler incelendiğinde ise Pers inanışında; korkunç bir kış mevsiminde biriken karların erimesiyle oluşan tûfan hadisesi gerçekleşir. Ahura Mazda, ilk insan ve ilk kral Yima’ya bir kaleye çekilmesini öğütler. Yima da insanların en iyileriyle çeşitli türde bitki ve hayvanları yanına alarak bu kaleye sığınır ve kopan tûfan altın çağa son verir.

Görüldüğü üzere ahir zamanın başlangıcı sayılan tufan hadisesinde bitkilerin durumuna dair net bir bilgiye ulaşmak zor belkide konu sadece ehilleri tarafından bilinmekte. Peki bu hadisede bitkilerden bahsedilmesine gerçektende gerek var mıydı? Ya da bahsedilmemesi bitkileri önemsiz kılar mı?

Bir uzaylı düşünelim ve bu uzaylı dünyamıza gelerek bazı incelemelerde bulunsun. İlk fark edeceği şey dünyada baskın türün bitkiler olduğudur. Hem sayıca hemde yayılım olarak hayvanlardan ve insanlardan çok daha fazladır. Ama nedense bu hep göz ardı edilir. Örneğin yeryüzünde yaşayan en büyük canlı hangisi diye sorsak çoğu insan mavi balina örneğini verir. Halbuki mamut ağaçlarının yanında mavi balinalar cüce sayılır.

maxresdefault
Mamut Ağacı

Bu durumun değişeceği hatta değişmeye başladığı kanaatindeyim. Bugüne kadar ihtiyaçlarımızı karşılamak için çoğunlukla hayvanları inceledik. Uçmak için kuşa, kazmak için köstebeğe bakarsınız. Ama insanoğlunun ihtiyaçları değişmekte ve bu ihtiyaçların karşılığını tam olarak hayvanat aleminde bulamıyoruz.

Charles Darwin; Hepimiz onu ortaya koyduğu evrim teorisi ile tanırız. Aslında kendisi Cambridge’de dünyadaki ilk bitki fizyolojisi profesörüdür ve ”Bitkilerde Hareket Gücü” isimli bir kitabı bile mevcut. Birçok insanı peşinden sürüklemiş bir insanın bitki dünyası üzerine yaptığı çalışmalarının arkasında gelecek için bir hazırlık motivasyonunun olduğunu düşünüyorum çünkü hakikati saptırma konusunda o ve yandaşlarının bitki dünyasını da kullanacakları kanaatindeyim. İnsanoğlunun ihtiyaçları değişiyor demiştim. Bu ihtiyaçlardan bir tanesi ölümsüzlük ihtiyacı.İnsanın hayvanat alemi ile olan ilişkisi cismani yönü/bedeni ile sınırlı. Beden ise çok kısıtlı bir zaman dilimine hapsedilmiş. Ölümsüzlüğü arayan insanoğlu için hayvanat alemi yetersiz kalıyor.Bu ihtiyacına bitki aleminden bir cevap bulabilir. Ölümü aşamayacağı bizce ayetle sabit ama ömrü uzatabilmeleri bir derece mümkün. İnsan kainatın fihristesi ve bitki alemi ile de irtibatlı. Bitkilerin yaşam şekli ile ömrünü uzatabilir. Ağaçların yaş halkalarını kullanarak zamanda yolculuk yapabilir. Örneğin internet ağı ve kök yapısının birbirine olan benzerliği şaşırtıcıdır ve aynı mantıkla çalışır.

kok
Solda interner ağı, sağ tarafta kök yapısı

Bir ormana ayak bastığınızda ağaçlar kökleri vesilesi ile geldiğinizi birbirlerine haber verirler.Aynı durum bir tehlike ile karşılaştıklarında da gerçekleşir.Toprak altında çok ciddi bir iletişim ağı  mevcut. Üstelik bu ağ sadece iletişim değil besin transferi içinde kullanılmakta. İnsanoğlu neden bu iletişim ağını kullanamasın? Bir benzeri olan interneti zaten keşfetmiş bulunuyoruz.

Bugünlerde sıkça tartışılan diğer bir konu ise Mars gezegenine gitmek ve orada bir koloni kurmak. Eğer bir bölgenin toprağını araştırmak ve orayı kolonize etmeyi düşünüyorasnız bitkileri incelemeniz gerekir çünkü bu işi onlardan daha iyi yapan yok.

İnsanoğlunun bitkilere olan ihtiyacı fotosentezden çok daha fazlası ve yavaş yavaş bu bilinç uyanmakta. Bu noktada Hak-Batıl savaşı da söz konusu ve mücadelenin evrim teorisi seviyesinden çok daha karmaşık olacağı düşüncesindeyim. Belkide Kuran-ı Kerim’in son tefsiri olduğuna inandığımız Risale-i Nur’da ağaç metaforunun bu kadar sık kullanılmasının hikmetlerinden biri de budur.

 

Bitki ve İnsan” için 3 yorum

  1. Kainatın hakkında da ağaç sembolü kullanıldığını düşünürsek… Şeceretül kevn ve çok enteresan Yggdrasil gibi… ve onun köklerini kemiren bir büyük yılan ve ejderha vardır galiba… Ömer Tahir beyin ilgisini çekebilir. Adem alemleri (yokluk alemleri) hesabına varlık alemlerini kemiren ve yok etmeye çalışan dev bir yılan ve ejderha… Vücud (varlık) alemleri Elhamdulillah derken, Adem (yokluk) alemleri Subhanallah diyor… Meyve risalesinde…

    Beğen

    1. Berk bey;
      “Şöyle ki: Kamer’in bir menzili var ki, Süreyya yıldızlarının dairesidir. Kameri, hilâl vaktinde hurmanın eskimiş beyaz bir dalına teşbih eder. Şu teşbih ile semanın yeşil perdesi arkasında güya bir ağaç bulunuyor ki beyaz, sivri, nurani bir dalı, perdeyi yırtıp başını çıkarıp, Süreyya o dalın bir salkımı gibi ve sair yıldızlar o gizli hilkat ağacının birer münevver meyvesi olarak işitenin hayalî olan gözüne göstermekle…. 25. Söz”
      “Semanin yeşil perdesi arkasındaki ağaç” ifadesi ve Süreyya yildiziyla diğer yildizlarin bir ağaca bağlı olduğu anlami da çıkartılabilir gibi.
      Ayrica yeşil sema ifadesi ve blogumuzun da isminin yeşil güneş olmasi hasebiyle yeşil sema ve yeşil güneş arasında irtibat olabilir mi ? Nur inen Yeşil güneş/kandil ifadesine de bir yerde daha rastlamaktayız.
      “Şu âleme bir nûr doğdu/Lâ ilâhe İllallâh
      Muhammed doğduğu gece/Lâ ilâhe İllallâh
      Yeşil kandilden nûr indi/Lâ ilâhe İllallâh,
      Muhammed doğduğu gece/Lâ ilâhe İllallâh,

      Beğen

Yorum bırakın