Bir önceki yazımızda bahsettiğimiz demirci krala örnek teşkil eden Zülkarneyn(a.s)’dan bahsedeceğiz. Zülkarneyn(a.s) Kur-an’ı Kerim’de direkt olarak ismi zikredilmemiş lakin hakkında bir Allah dostu yahut peygamber olduğuna dair ortak bir kanaat oluşmuştur. Bu şekilde isminin zikredilmemesi ve yerine Zülkarneyn isminin kullanılması bu ismin bir makam olduğu manasına da gelir. Zira Kur’an-ı Kerim’de bu tür makamlara başka ayetlerde de rastlamaktayız. Örneğin Firavun’un yardımcısı Haman gibi. Bu tür makamların varlığı bize bu makamların döngüselliğini yani yeniden tekrar tekrar ortaya çıkacaklarına işarettir. Tarihin belirli safhalarında bu makamların cüzlerini taşıyanların çıktığı görülebilir.

Zülkarneyn gibi yeryüzünde bozgunculuk çıkaran Yecüc ve Mecüc kavmi de yine bir makamla anıla gelmiştir ki yukarıda bahsettiğimiz gibi bu kavimlerin cüzlerini taşıyanlara da Yecüc Mecüc denmiştir. Bu makam olgusu sebebiyle Zülkarneyn(a.s) ve Yecüc Mecüc için birçok tevil, birçok isim zikredilmiştir. Zülkarneyn(a.s) için kimileri Büyük İskender derken Yecüc Mecüc için ise Mançur Moğollardır denilmiştir. Bunlar elbette cüzler bakımından doğru olabilir.

Zülkarneyn(a.s)’ın diğer yolculuklarından ziyade Yecüc Mecüc ile olan mücadelesini inceleme niyetindeyiz. Zülkarneyn(a.s) yaptığı yolculuk sonrası iki seddin arasına varır.(ayette sed ifadesi geçmekte.) Burada Yecüc Mecüc ile karşılaşır. Kendisinden yardım talep edilir ve bunlarla insanların arasına bir set yapması istenir. Bunun üzerine iki seddin arası demir kütleler ile doldurulur. Bu getirilen demirlerden sonra;

“ “Bana (yeterince) demir madeni getirin” dedi. İki yamacın arasındaki boşluğu (dağlarla) bir hizaya getirince, “körükleyin!” dedi. Demiri eritip kor (gibi) yapınca da, “Bana erimiş bakır getirin, bunun üzerine boşaltayım” dedi.”

Kehf Suresi – 96. Ayet

Bu yapılan işlemden sonra insanlarla Yecüc Mecüc arasında set oluştu ve insanlar kurtulmuş oldular. İlginçtir demir ile yapılan bir set sonucu bu ayrım gerçekleşmiştir. Bu yapılan set simya ilmine dair işaretler de taşımaktadır. Zülkarneyn(a.s) demircilik ilmi ile bu seddi yapmış ve insanları kurtarmıştır.

Bu seddin nerede olduğu hakkında kesin bir bilgi elbette elimizde mevcut değil ama bir akıl yürütme ile bazı tahminlerde bulunabiliriz. Bunun için olayın farklı anlatımlarına başvurmakta fayda var.

Öncelikle kızgın demirin üzerine dökülen madde ‘kıtr kelimesiyle ifade edilmiştir. Kıtr sıvı halde erimiş bakır, katran manasına gelir. Yapılan işleme dair ise “Yecüc Mecüc kavminin bulunduğu yerdeki katı halindeki petrol yataklarını, ayetin ifadesiyle bakırı demiri eritip dökerek ve ateşe vererek körükletti. O vadi düşey, yere doğru olduğundan diğer insanlarla aralarını ayıracak ve yıllarca yanacak katran bir tabaka, bir set meydana geldi. Bu set sebebiyle beslenemeyen Mecüc kavmi tamamen yok oldu fakat Yecüc kavminden bazıları kaldı. Bu Yecüc kavminin torunlarının ve bugunkü İbranilerin atalarıdır” denilmekte.

Yecüc kavminden bazılarının kalmasını destekler nitelikte bir anlatım Risalelerde de geçmektedir. Kendisine yöneltilen Yecüc Mecüc ile ilgili “bu kadar acaibi yapan ve yapacak olan taifeler nerede?” sorusuna “..mevsim değiştikçe memleketi fesada veren kesretli taifelerin hakikatleri mahdud bazı ferdlerde saklanıyor. Yine zamanı geldikçe emr-i İlahi ile o mahdud ferdlerden gayet kesretli aynı fesad yine başlar. Güya onların hakikat-i milliyeleri inceliyor kopmuyor.” demiştir. Bu iki ifade de birbirini destekler niteliktedir ki günümüzdeki Yahudilerin bu yönde faaliyetleri bunu göstermektedir.

Birbirini destekleyen bu anlatımlardan sonra olayın geçtiği seddin yerini tahmin için şunları söyleyebiliriz. Birincisi, İbranilerin ataları ikincisi olayın geçtiği yerde petrol yataklarının bulunması. Tarihe bakıldığında İbranilerin bulunduğu bölge ekseriyetle Ortadoğu’dur. Yine petrol yatakları da bu bölgededir. Yani seddin yeri muhtemelen Ortadoğu da bir yerlerde ama şunu da akılda tutmakta fayda var. Verdiğimiz anlatıma göre şuan seddin bulunduğu bölgede petrol olmaması gerekir çünkü petrol yataklarını katran haline getirerek yaktı ifadesi geçiyordu.

Seddin yeri için tahminimize devam edeceğiz ama öncelikle başka bir bilgiye daha ihtiyaç duyuyoruz. Zülkarneyn(a.s)’ın Oğuz Kağan olduğu söylenmektedir. Zira Oğuz, Öğüz, Öküz güçlü dev boynuzlu manasına gelmektedir. Zülkarneyn ise Arapça çift boynuzlu manasına gelmektedir. Oğuz Kağan, kendi döneminde başına giydiği boynuzları olan başlıkları ile ünlüdür. Hatta İngilizce ox kelimeside öküz manasına gelmekte ve kelime kökeni Oğuz kelimesiyle fonetik benzerlik taşımaktadır. Oğuz Kağan bu manada öküz, boğa gibi simgelerle de anıla gelmiştir.

Stitched Panorama
TOROS DAĞLARI

Petrol yatakları, İbranilerin ataları olması ve seddin dağ ile ilişkisi sebebiyle seddin Toros dağlarının etraflarında bir yer olduğunu düşünüyorum. Toros dağlarının bu konuyla nasıl bir ilişkisi olduğu konusuna gelince; Toros Dağları ya da kısaca Toroslar, Türkiye’nin Akdeniz kıyılarına paralel olarak, Teke Yarımadası’ndan Suriye’ye, hatta iç kesimlere de uzayarak Irak sınırına varan, içinde birçok sıradağı da barındıran bir dağ zinciridir. Toros kelimesi boğa anlamına gelir ve kökeni “tür” kelimesinden gelir. Dikkat çekici bir olaydır ki “tür” kelimesi hem boğa hem dağ anlamına gelmektedir. Kelimenin aslı Türk kelimesinden türemedir ki ayrıca “tur” kelimesi de demir manasına gelir. Öyle ki sevdiğimiz bir büyüğümüz Tur(Tur-u Sina kelimesindeki) kelimesi ile töre kelimesinin ilişkili olduğunu da söylemişti. Yine İngilizcede ‘Taurus’, Arapçada ‘Thur’ boğa anlamındadır. Bunlara ek olarak İngilizce tar kelimesi de katran demektir ki ayetteki kıtr kelimesinin karşılığıdır.

Bunları birleştirdiğimizde şöyle bir sonuç çıkmakta. Bilindiği üzere Toros dağları petrol yataklarına yakın yerlerden geçmekte lakin çevresinde petrol çıkmamaktadır. Buna ek olarak Toros dağları İbranilerin atalarının yaşadığı Ortadoğu’da yer almakta. Son olarak bir yere isim verilirken o isim o bölgenin bir özelliğini yahut orada olan bir olaya binaen verilir. Örneğin Elmalı bölgesinde elma bahçelerinin çok olması gibi. Bu manada hem boğa hem dağ kelimesi bize Zülkarneyn ve dağ ilişkisi sonucu Toros dağlarına isminin verilmesi bu olaya binaen olduğunu düşündürtmekte. Bilmiyorum bu konu hakkında okuyucularımız ne düşünür?

Demircilik – 3” için 6 yorum

    1. Berk bey
      Boğa/öküz ve dağ konusunu ayrıca incelemek de gerekli gibi gözüküyor bu iddia için. Farklı kültürlerde boğa/öküz inancı mevcut. Mino-taur olduğu gibi Cen-taur da mevcut.

      Beğen

  1. Berk bey;
    Öncelikle ilginiz için teşekkürler. Kitapları okuma listeme ekledim. Demircilikle ilgili yazilara devam etme niyetindeydim. İnşallah katkısı olur bu listenin. Selametle…

    Beğen

Yorum bırakın