Bir önceki yazımızda peygamberler vasıtasıyla indirilen Tek Olan’a inancın zamanla O’na şerikler icat edildiğine değinmiştik. Politeistliğin temelinde tek tanrı inancı yatmaktadır. Genel bakışta en büyük sapma başka ilahlar edinme konusunda olmuştur ki Kur’an-ı Kerim’de en çok geçen konuların başında la ilahe illallah konusu gelmektedir.

Bu manada İslam alimlerinin, bir insana ilahi emir ulaşmasa dahi bütün yaratılanların bir yaratıcısı olduğunu akıl yoluyla dahi bulabileceğine dair görüşler vardır. Hayy bin Yakzan adlı eserde bu konu işlenmiştir. Hatta keşfedildiği söylenen tanrı geni haberlerini de duymaktayız. İnsan ister gen vasıtasıyla, ister sezgi, isterse akıl yoluyla dahi bulabilir.(Burada tanrı geni için şu soru sorulabilir. O geni oraya kim koymuştur?). Bu durumu şöyle de yorumlayabiliriz; ilahi irade “Ben varım ve Beni bulun” demiştir. Zaten bu manadaki hadis-i şerif de şu şekildedir.

“Ben gizli bir hazine idim, bilinmek istedim”

Arkeolojik bulguların değerlendirilmesi, bozulmuş, tahrife uğramış inançlar için doğrudur. Söylemek istediğimiz ise aslında tek tanrı inancının olmasıdır ki gözden kaçan nokta burasıdır.Bu konuyla ilgili bir örnek de verilebilir. Günümüzde Ramazan aylarında dağıtılan esma-ül hüsna tablolu imsakiyeler her eve girmektedir aşağı yukarı. Bundan 3000-4000 yıl sonra bu imsakiyeleri yahut bir esmaül- hüsna tablosuna ulaşan kişi, müslümanların bir yaratıcı baş tanrı(deus otiosus) ve yüze yakın tanrıları varmış. Demek ki müslümanlık politeist bir dindir diyecektir. Bunun yanında camii kalıntısı bulsa (Camiilerde Muhammed ve Allah lafzı yazılıdır), müslümanlarda politeizmin yanında birde yardımcı tanrı Muhammed varmış. Muhammed de avucundan sular akıtabilen, göklere çıkıp geri gelebilen, ayı ortadan ikiye bölebilen ve daha birçok olağandışı hal sergileyen başka bir tanrı olmalı yorumunu yapabilir.(Elbette bu verdiğimiz örnek teorik bir örnektir. Bu dinin tahrife uğramadan kıyamete kadar devam edeceği açıkça belirtilmiştir.)

Bu verdiğimiz örnek günümüzdeki arkeolojik bulguların değerlendirme şeklidir. Bu doğruluğunun yanında özü gözden kaçıran bir değerlendirme yöntemdir. Bu sapmalara karşı peygamberler hatırlatma görevlerini yerine getirmişlerdir.

“Yoksa ondan başka ilâhlar mı edindiler? De ki: “Haydi getirin delilinizi! İşte benimle beraber olanların kitabı ve işte benden öncekilerin kitabı (Hiçbirinde birden fazla ilâh olduğuna dair hiçbir delil yok). Şüphesiz çokları hakkı bilmezler de bu sebeple yüz çevirirler.”

“Senden önce gönderdiğimiz bütün peygamberlere, “Şüphesiz, benden başka hiçbir ilâh yoktur. Öyleyse bana ibadet edin” diye vahyetmişizdir.

Enbiya Suresi 24-25

Ayette politeistliğe karşı uyarı yapıldıktan sonra bütün peygamberlerin aynı ilahi mesajı paylaştığı açıklanıyor. Enbiya 24. ayette zikir kelimesi kullanılıyor kitap kelimesi yerine. Yani unutulanı tekrardan hatırlatma manasında. Elbette ibadet şekli değişiklik göstermiştir.

Başka ilahlar edinme konusunda bir diğer husus ise ilk yazıda verdiğimiz Ali İmran 80. ayette melekleri ve peygamberleri ilah edinme konusudur. İnsanların meleklerle vahiy dışında da ilişkileri olmuştur. Bu konuda birçok örnek verilebilir ki, Cebrail(as)’ın Dıhye suretinde gelmesi bu konuda örnektir. Yine Harut ve Marut ile insanlar muhatap olmuşlardır. İbrahim(as)’a gelen iki melek de insan suretinde gelmişlerdir.

“Allah, meleklerden de resuller seçer insanlardan da. Şüphesiz Allah hakkıyla işiten hakkıyla görendir.”

Hacc Suresi – 75

“Eğer onu(Peygamberi) bir melek kılsaydık, yine onu bir adam yapardık ve onları yine içinde bulundukları karmaşaya düşürmüş olurduk.”

Enam Suresi – 9

Ayette meleklerin insanlara görünümü yine bir insan şeklinde olacağından bahsediliyor ki imtihan sırrından dolayı asli suretleriyle görünmemişlerdir. Hacc suresi ayetinde ise insanlara meleklerden de resuller geldiği anlaşılıyor. Hatta bu konuda Nuh(a.s)’a yapılan bir itiraz şu şekildedir; “Allah dileseydi bir melek gönderirdi, biz önceki atalarımızdan böyle bir şey işitmedik.” İki ayetle birlikte meleklerden de insanlara peygamber gelmiş olabilir diyebiliriz-Allahualem-.

Mitolojiye baktığımızda birçok insan suretinde olan kişilerin tanrı olarak zikredilmesi aklımıza bir ihtimali getirmektedir ki zamanında kutlu bir zat(yahut peygamber) olan kişiler sonraları tanrılaştırılmıştır. Elimizde şimdilik yeterli bilgi olmasa da sezgisel bir yaklaşımla Odin’in bir peygamber olma ihtimali yabana atılır bir şey değildir. İlginçtir ki ismiyle birlikte anılan bir gün bile mevcut. Wednesday kelimesi Woden’s day yani Odin’in günü demektir. Bugünlerde tanrı diye zikredilse de peygamber olma ihtimali yüksektir. Zira yukarıda verdiğimiz örnekteki gibi Peygamber Efendimiz(sav)’in 3000-4000 sene sonra yorumlandığı( Muhammed’de(sav) başka bir tanrı) yorumu gibi bir yorumlamaya tabi tutulmuş olabilir Odin. Özellikle Yggdrasill ile ilişkisi ve 8 ayaklı atı bu düşüncemizi kuvvetlendiriyor.

Odin

Bu saydıklarımız dışında da bir takım insanların cinlere sığındığından ayet haber veriyor.

“Doğrusu insanlardan bazı kimseler, cinlerden bazılarına sığınırlardı da, cinler onların taşkınlıklarını artırırlardı”

Cinn Suresi – 6

İnsanlar Tek Olan’ı bırakıp bir takım cinleri kendilerine ilah edinmişlerdir. Gaybi haberleri manipüle ederek insanları tesir altına almışlardır. Tapınma konusu çok çeşitlilik göstermekte. Yıldızdan Ay’a, Ay’dan Güneş’e, Güneş’ten ateşe, öküze, Sirius yıldızına kadar insanlar çok çeşitli şeylere tapınmışlardır. İhtimal bunların ardında oralara ait varlıklar yahut bir hakikat çarpıtılarak tapınma meydana gelmiş olabilir. Cinlerin semadan haber alması, yıldızların yerine göre yorumlar yapma ve o yıldızlara tapınma(bu konuda hadis var). Ekseriyetle Tek Olan’dan başkasına tapınma hakikatin unutulması ile meydana gelmiş ve başka ilahlar icat edilmiştir.

Yorum bırakın